yalan tanıklık suçu nedir ? eskişehir avukat eskişehir ceza avukatı eskişehir suç avukatı yalan tanıklık yapmanın suçu

yalan tanıklık suçu nedir ? eskişehir avukat eskişehir ceza avukatı eskişehir suç avukatı yalan tanıklık yapmanın suçu

yalan tanıklık suçu nedir ? eskişehir avukat eskişehir ceza avukatı eskişehir suç avukatı yalan tanıklık yapmanın suçu

yalan tanıklık suçu nedir ? eskişehir avukat eskişehir ceza avukatı eskişehir suç avukatı yalan tanıklık yapmanın suçu yalan tanıklık suçu nedir ? eskişehir avukat eskişehir ceza avukatı eskişehir suç avukatı yalan tanıklık yapmanın suçu
Koçak Hukuk

Yalan Tanıklık Suçu Nedir ?

18.07.2019
Koçak Hukuk | Yalan Tanıklık Suçu  Nedir ?

Yalan tanıklık suçu Türk Ceza Kanununun 272. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu suçun ortaya çıkması için tanık beyanının hükmün kesinleşmesi hususunda dikkate alınıp alınmaması önemli olmayıp “adaletin yanlışa sürüklenme” tehlikesinin ortaya çıkması yeterlidir.
YALAN TANIKLIK NE DEMEKTİR? Yalan söylemek veya tanıklığın konusunu oluşturan hususlar hakkındaki bilgiyi, doğru olmayan  şekilde çarpıtarak söylemek ;olmayan bir olayı olmuş gibi söylemek ; yahut olmuş bir olayı olmamış gibi söylemek;olay veyahut bilgiyi  bilerek, kısmen veya tamamen saklamaktır. Yalan söylemek deyimi, tabiî olarak gerçeği inkar etmeyi de kapsamaktadır. Tanık, tanıklığının konusunu oluşturan hususlar hakkındaki bilgisini veya gördüğünü tam olarak açıklamakla yükümlüdür. Bu şekilde hareket etmeyen tanık yalan tanıklık suçunu  işlemiş olur.
Türk Ceza Kanunu 272. Maddenin Birinci Fıkrasında suçun basit şekli düzenlenmiştir: Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapılması, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Suçun temel şekli açısından tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurulun yemin verdirmeye yetkisinin olmaması gerekir. 

YALAN TANIKLIK SUÇUNUN CEZASI NEDİR ?
(1)Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, DÖRT AYDAN BİR YILA KADAR HAPİS CEZASI VERİLİR. 
YALAN TANIKLIK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALİ
Yalan tanıklık suçunun nitelikli hali Türk Ceza Kanunu 272. Maddenin 2. Fıkrasında düzenlenmiştir.
Yalan tanıklık suçunun mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde işlenmesi, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Yasa koyucu mahkeme önünde yapılan tanıklığa özek bir önem vermiş ve bu durumu suçun nitelikli, hali olarak özel bir şekilde düzenlemiştir.
MAHKEMEDE YALAN TANIKLIK YAPMANIN CEZASI 
(2)Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye BİR YILDAN ÜÇ YILA KADAR HAPİS CEZASI VERİLİR. 
    CEZAYI ARTIRAN HAL
Türk Ceza Kanunu 272. Maddenin 2. Fıkrasında ‘kanuni tanımında üst sınırı üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapılması,’ suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. 
(3) Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında İKİ YILDAN DÖRT YILA KADAR HAPİS CEZASINA HÜKMOLUNUR. 
NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞAN HALLER
Türk Ceza Kanunu 272. Maddesinin  dört ila sekizinci fıkralarında yalan tanıklık sonucu meydana gelen neticelere göre fail hakkındaki cezanın ne surette tertip edileceği gösterilmektedir.
 (4) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, yukarıdaki fıkralara göre verilecek CEZA YARI ORANINDA ARTIRILIR.
(5) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin göz altına alınması veya tutuklanması hâlinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, AYRICA KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇUNA İLİŞKİN HÜKÜMLERE GÖRE DOLAYLI FAİL OLARAK SORUMLU TUTULUR. 
(6) ALEYHİNE TANIKLIKTA BULUNULAN KİMSENİN AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS VEYA MÜEBBET HAPİS CEZASINA MAHKÛMİYETİ HÂLİNDE, YİRMİ YILDAN OTUZ YILA KADAR HAPİS CEZASINA; SÜRELİ HAPİS CEZASINA MAHKÛMİYETİ HÂLİNDE, MAHKÛM OLUNAN CEZANIN ÜÇTE İKİSİ KADAR HAPİS CEZASINA HÜKMOLUNUR. 
(7) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, ALTINCI FIKRAYA GÖRE VERİLECEK CEZA YARISI KADAR ARTIRILIR. 
(8) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idarî bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, ÜÇ YILDAN YEDİ YILA KADAR HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILIR. 

ŞAHSÎ CEZASIZLIK VEYA CEZANIN AZALTILMASINI 
GEREKTİREN SEBEPLER
Türk Ceza Kanunu 273. Maddesinde yalan tanıklık suçu ile ilgili şahsî cezasızlık veya cezanın azaltılmasını gerektiren sebepler hakkında düzenleme yapılmıştır. 
Türk Ceza Kanunu 273. Maddesinin Birinci fıkrasına  göre; belli akrabalık ilişkisi içinde bulunulan kişiler aleyhine yalan tanıklık yapılması hâlinde ya da tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. 
(1) Kişinin; 
a) KENDİSİNİN, ÜSTSOY, ALTSOY, EŞ VEYA KARDEŞİNİN SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMAYA UĞRAMASINA NEDEN OLABİLECEK BİR HUSUSLA İLGİLİ OLARAK yalan tanıklıkta bulunması, 
b) TANIKLIKTAN ÇEKİNME HAKKI OLMASINA RAĞMEN, BU HAKKI KENDİSİNE HATIRLATILMADAN gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapması,
Hâlinde, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. 

Maddenin ikinci fıkrasında ise, birinci fıkrada düzenlenen şahsî cezasızlık veya cezanın azaltılmasını gerektiren sebeplere ilişkin hükmün özel hukuk uyuşmazlıkları bağlamında yapılan yalan tanıklık hâllerinde uygulanmayacağı kabul edilmiştir.
 (2) Birinci fıkra hükmü, özel hukuk uyuşmazlıkları kapsamında yapılan yalan tanıklık hâllerinde uygulanmaz. 
Bu fıkrada  kanun koyucu  kişinin yakınlarının veya kendisinin hapis cezası alması söz konusu olduğunda yalan söylemesinin beklenebilir insani bir durum olduğunu kabul etmiş  ancak hukuk mahkemesinde bu durumu kabul etmemiştir.

Etkin pişmanlık
Türk Ceza Kanunu 274. Maddesinde yalan tanıklık ile alakalı etkin pişmanlık halleri düzenlenmiştir.
(1) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden veya hükümden önce gerçeğin söylenmesi hâlinde, cezaya hükmolunmaz. 
(2) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verildikten sonra ve fakat hükümden önce gerçeğin söylenmesi hâlinde, verilecek cezanın üçte ikisinden yarısına kadarı indirilebilir. 
(3) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında verilen mahkûmiyet kararı kesinleşmeden önce gerçeğin söylenmesi hâlinde, verilecek cezanın yarısından üçte birine kadarı indirilebilir. 
YAŞAR KARAKOLDA DOĞRU SÖYLER MAHKEMEDE ŞAŞAR İSE CEZA ALIR ANCAK KARAKOLDA ŞAŞAR MAHKEMEDE DOĞRUYU SÖYLER İSE CEZA ALMAZ
KARAKOLDA VERİLEN İFADE SEBEBİ İLE YALAN TANIKLIK
Türk Ceza Kanunu 272. Maddesinin 1. Fıkrasında “yalan tanıklık” suçunun oluşması için gerçeğe aykırı yapılan tanıklığın “tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde” gerçekleşmesi şartı aranmıştır. Bu bağlamda polis karakolu tanık dinlemeye yetkili merci olmadığı için bu aşamada yalan tanıklıktan söz edilemez. Soruşturma aşaması tamamlanıp kamu davası açılırsa tanık mahkemede de karakolda verdiği yalan beyanı tekrar ederse bu takdirde yalan tanıklık suçu oluşur ancak mahkemede doğruyu söyler ise bu takdirde yalan tanıklık suçu oluşmaz; Karakolda doğru söyler ancak mahkemede  yalan tanıklık yapar ise bu takdirde yalan tanıklık suçu oluşur. 
Tanığın karakolda verdiği yalan beyanı ise iftira ve suç uydurma teşebbüsü aşamasında kalır. 
Polise verilen ifade yalan tanıklık suçunu oluşturmuyor ancak tanığa polis tutanağında sabit olmak üzere, yalan beyanda bulunursa yalan tanıklıktan hakkında dava açılabileceği ifade tutanağına işlenip bildiriliyor. Bu ise tanığa önceden sorumluluğunu bildirmek ve mahkemede de aynı beyanda bulunup yalan söylediği takdirde olabilecekleri hatırlatmak amacı ile yapılan bir işlemdir.
Yalan Tanıklık Suçu İle İlgili Örnek Yargıtay Kararları
1) ÖZET: Sanığın kovuşturma aşamasında mahkemede yalan beyanda bulunmadığı, tanık dinleme yetkisi bulunmayan kolluk tarafından düzenlenen bilgi alma tutanağındaki beyan nedeniyle yalan tanıklık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekir.
(5237 S. K. m. 272) (5271 S. K. m. 43)
 Yalan tanıklık suçundan sanık ... hakkında 25.06.2013 tarihli verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar kaldırılarak hükmün açıklanmasına ve 5237 sayılı Yasanın 272/2 madde ve fıkraları uyarınca hükümlülüğüne dair; Hatay 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.10.2014 gün ve 2014/470 esas, 2014/390 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelendi:
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak;
Oluşa, dosya içeriğine, sanığın aşamalarda değişmeyen suçu kabul etmediğine, 18.04.2010 tarihinde kollukta alınan “... önce eliyle sonra belinden çıkardığı kemerle ...’i yaraladı; sonra ... arabadan indi ve birlikte dövmeye devam ettikleri” şeklindeki beyanının yanlış; mahkemede 07.12.2010 tarihinde alınan, “sanıklardan ... araçtan inerek ...'i önce elle, sonra belinden çıkardığı kemerle yaraladı; sanıklardan ... arabadan inmedi,” şeklindeki yeminli ifadesinin doğru olduğuna ilişkin savunması; ve katılan ...’in ...’in araçta olduğuna, ancak araçtan inmediğine kendisini sadece ... ...’ın yaraladığına; sanık ... ...’ın katılanı sadece kendisinin yaraladığına, Sabit’in araçtan inmediğine dair beyanları karşısında sanığın kovuşturma aşamasında mahkemede yalan beyanda bulunmadığı, CMK.nun 43. maddesinin 5. fıkrası hükmü karşısında tanık dinleme yetkisi bulunmayan kolluk tarafından düzenlenen bilgi alma tutanağındaki beyan nedeniyle yalan tanıklık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
 
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.11.2017 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

2) ÖZET: Sanığın yaptığı (ve aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmesine neden olmayan) yalan tanıklıktan sonra hüküm kurulmasına göre, hükmün bozulması sanığa yeniden kurulacak hükme kadar aynı imkanın yeniden verilmesini sağlamayacağından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığının gözetilmesi gerekir.
(5237 S. K. m. 272, 274) (5271 S. K. m. 223) (6100 S. K. m. 294)
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yalan tanıklık suçu gerek hukuk davalarında gerekse ceza soruşturma ve kovuşturmalarında işlenebileceği gibi her iki durumda da Türk Ceza Kanunu’nun 274/1. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması söz konusudur.
Türk Ceza Kanunu’nun 274/1. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için kural olarak sanığın hüküm kuruluncaya kadar gerçeğe rücu etmesi ve gerçeği söylemesi gereklidir. Ancak, sanığın yaptığı yalan tanıklık hükümden önce taraflardan biri (aleyhine beyanda bulunulan kişinin) hakkında hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmesine neden olmuşsa etkin pişmanlığın bu karar verilmeden gerçekleştirilmesi yani gerçeğin söylenmesi gerekir. Aksi takdirde aynı maddenin ikinci fıkrası uygulanacaktır.
 
Türk Ceza Kanunu’nun 274. maddesinde belirtilen hükümden anlaşılması gereken HMK.nun 294/1. maddesinde ve CMUK.nun 223. maddesinde sayılan davayı sonuçlandıran kararlardır. Yargılamayı sonlandıran hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
 Ancak bozma ilamından sonra yapılan yargılamada dinlenen tanık için söz konusu hüküm bozma ilamından sonra verilen hüküm olarak kabul edilmelidir.
 Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sanığın yaptığı (ve aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmesine neden olmayan) yalan tanıklıktan sonra hüküm kurulmasına göre, hükmün bozulması sanığa yeniden kurulacak hükme kadar aynı imkanın yeniden verilmesini sağlamayacağından Türk Ceza Kanunu’nun 274/1. maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı gözetilmeden yanlış şekilde karar verilmesi,
 Yasaya aykırı, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.11.2017 gününde oy birliği ile karar verildi. (¤¤)
Eskişehir Ceza Avukatı Gürler Koçak Hukuk Tarafından özel olarak bilgilendirme amaçlı yazılmıştır.İzinsiz kopyalanamaz link verilemez.