Terekenin Defterinin Tutulması Davası Terekenin defterinin tutulmasını isteme müessesesi miras hukukunda iki ayrı şekilde düzenlenmiştir.

Terekenin Defterinin Tutulması Davası Terekenin defterinin tutulmasını isteme müessesesi miras hukukunda iki ayrı şekilde düzenlenmiştir.

Terekenin Defterinin Tutulması Davası Terekenin defterinin tutulmasını isteme müessesesi miras hukukunda iki ayrı şekilde düzenlenmiştir.

Terekenin Defterinin Tutulması Davası Terekenin defterinin tutulmasını isteme müessesesi miras hukukunda iki ayrı şekilde düzenlenmiştir. Terekenin Defterinin Tutulması Davası Terekenin defterinin tutulmasını isteme müessesesi miras hukukunda iki ayrı şekilde düzenlenmiştir.
Koçak Hukuk

Terekenin Defterinin Tutulması Davası

25.12.2023
Koçak Hukuk | Terekenin Defterinin Tutulması Davası

Terekenin defterinin tutulmasını isteme müessesesi miras hukukunda iki ayrı şekilde düzenlenmiştir. Bunlardan ilki : Türk Medeni Kanunu’nun 589 ve devamı maddelerinde düzenlenen ,tedbir niteliğinde , tereke mallarının korunması amacıyla, tereke defterinin tutulması olup; herhangi bir süreye tabi değildir. Diğeri ise; mirasçının mirası kabul veya reddetmeyi değerlendirebilmesi bakımından , terekenin aktif ve pasiflerinin ortaya çıkartılması amacıyla talep edebileceği Türk Medeni Kanunu’nun   619. Maddesinde düzenlenen terekenin defterinin  tutulması talebidir. Uygulamada sık sık bu iki defter tutulması talebinin karıştırıldığı görülmektedir. Nitekim emsal bir davada T.C. Yargıtay 12.HUKUK DAİRESİ Esas:2018-988 Karar:2018-13386 Karar Tarihi:12.12.2018 kararıyla “uyuşmazlığın TMK'nın 619. maddesi gereği terekenin resmi defterinin tutulması talebi olmayıp, terekenin korunması kapsamında; tespiti (TMK m. 589) ve defterinin tutulması (TMK m. 590) isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 589. maddesi, mirasbırakanın yerleşim yeri Sulh Hakiminin istemi üzerine veya kendiliğinden tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alacağını, gerekli giderlerin ileride terekeden alınmak üzere başvuran kişiden önlem alınmasına, hakimin kendiliğinden karar verdiği hallerde ise devlet tarafından karşılanacağını, mirasbırakanın yerleşim yerinden başka bir yerde ölmesi halinde de o yerin Sulh Hakiminin, murisin ölümünü murisin yerleşim yeri Sulh Hakimine gecikmeksizin bildirip, miras bırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli tedbirleri almak zorunda olduğunu hükme bağlamıştır. Bu tedbirlerin terekede bulunan mal ve hakların yazımı mühürlenmesi, resmen yönetilmesi, vasiyetnamenin açılması gibi işlemler olduğu da madde de açıklanmıştır. (TMK 589/2 madde) Türk Medeni Kanunu'nun 590'ncı maddesinde yer alan bir aylık süre, hak düşürücü süre olmayıp, düzenleyici niteliktedir. Terekenin korunmasına ilişkin önlemler, hukuki niteliği bakımından mirasın kazanılması yahut mirasçılık sıfatı bakımından maddi bir etkiye sahip olmadığından, bu süre aşılsa bile paylaşmaya kadar her zaman istenebilir. Davacının talebi Türk Medeni Kanunu'nun 589. maddesi gereğince terekenin tedbir mahiyetindeki tespiti istemidir. Açıklanan ve tüm dosya kapsamından saptanan bu durum karşısında mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 589. maddesi çerçevesinde gerekli önlemlerin alınması gerekirken..” şeklinde karar vermiştir.


İnceleme konumuz olan defter tutulması istemi, Türk Medeni Kanunu’nun 619.maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Mirası reddetmeye hakkı olan her mirasçı, terekenin resmi defterinin tutulmasını isteyebilir. Defter tutma, mirasın reddine ilişkin usule uyulmak suretiyle, bir ay içinde sulh hakiminden istenir. Bu süre hak düşürücü süredir. Hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi ölümü öğrenme tarihidir.


Mirasçılardan birinin defter tutma istemi, diğerleri hakkında da etkili olur. Bu konuyu biraz açıklamak gerekirse: Mirasçılardan birisi dahi istese terekenin tamamı hakkında defter tutulacaktır. Ancak terekenin tespitini istemeyen ve mirası kabul eden mirasçılar tereke defterinin tutulduğu tarihten sonra fikir değiştirerek mirası reddedemezler. Bu durumda daha önce açıkladığımız şekilde mirasın borca batıklığını ileri sürerek mirasın hükmen reddi yolunu denemeleri ve şartları varsa bu şekilde mirası reddetmeleri gerekir. Yine defter tutulmasını beklemeden mirası reddetmiş bulunan mirasçılar, mirasın defterinin tutulmasına müteakip mirasın resmi tasfiyesini ve kendilerine mirastan pay verilmesini isteyemezler.


Defter tutulmasını isteme talebi üzerine Sulh mahkemesi, terekenin aktif ve pasiflerini ve terekenin net miktarını bulabilmek amacıyla, mirasbırakanın alacaklıları ile borçlularını belli bir süre içinde alacaklarını ve borçlarını bildirmeleri için bir ay arayla iki defa yapılacak ilan yoluyla çağırır. Çağrı, kefalet sebebiyle alacaklı ve borçlu olanları da kapsar. İlanda bildirimde bulunmamanın sonuçları hakkında alacaklıların dikkatleri çekilir. Bildirim süresi, ikinci ilandan başlayarak en az bir aydır. Ayrıca mahkeme resmi kayıtlardan veya mirasbırakanın belgelerinden varlığı anlaşılan alacaklar ve borçları, deftere doğrudan doğruya geçirir. Deftere geçirilenler, alacaklılara ve borçlulara bildirilir.


İlanda belirtilen sürenin dolmasıyla defterin tutulması sona erer ve defter, bu tarihten başlayarak tanınacak en az bir aylık süre içinde ilgililerce incelenebilir. Böylece mirasçılar mirası reddedip reddetmeyeceklerine sağlıklı bilgilerle karar verebileceklerdir. “i̇nceleme hakkı olan ilgililerden amaç; mirasçılar, vasiyet alacaklıları, terekeden alacaklı olanlar, tereke borçlu bulunanlar, vasiyeti tenfiz memuru, miras resmen idare ile görevli kişi, mirasçıların alacaklıları, miras bırakanla tereke malları üzerinde uyuşmazlık halinde taraf olan üçüncü kişilerdir.”(Hukuk Davaları Seçkin Yayınları 2.Cilt sy 425 Av.Erhan Günay editörler Av Efrail Aydemir Av. Öğr.Gör.Ahmet Cemal Ruhi Av. Sema Güleç Uçakhan Av.Çiğdem Bahadır Av Mutlu Dinç)


DEFTER TUTMANIN MASRAFLARI NASIL ÖDENECEKTİR?


Defter tutma giderleri terekeden ödenir. Giderler terekeden karşılanamazsa defter tutulmasını istemiş olan mirasçılardan alınır.


DEFTER TUTMA DÖNEMİNDE TEREKENİN YÖNETİMİ:


Defter tutma süresince ancak zorunlu yönetim işleri yapılabilir.Miras bırakanın işlerinin yürütülmesi sulh mahkemesince kendisine bırakılan mirasçıdan diğer mirasçılar güvence göstermesini isteyebilirler.


T.M.K. Madde 625 uyarınca  “Resmi defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamaz. Bu süre içinde zamanaşımı işlemez.Acele haller dışında, davalara devam edilemeyeceği gibi, yeni dava da açılamaz.” Nitekim Yargıtay emsal kararında   T.C. Yargıtay 4.HUKUK DAİRESİ Esas:2016-10430 Karar:2017-845 Karar Tarihi:13.02.2017 “mirasçı olarak TMK'nın 619. maddesi uyarınca terekenin resmi defterinin tutulmasını talep edip etmediğinin araştırılması, böyle bir davanın bulunması halinde sonucunun beklenilmesi gerekir.”


T.C. Yargıtay 12.HUKUK DAİRESİ Esas:2018-988 Karar:2018-13386 12.12.2018 tarihli kararında ise


“Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlulardan ...mirasçılarının açtığı davada, murislerinin borcu nedeniyle haklarında açılan icra takibinin iptalini talep ettikleri, mahkemece, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Şikâyetçiler muris borçlu ...'in terekesi hakkında MK'nin 619. madde ve devamı kapsamında terekenin alacak ve borçlarının tespiti kapsamında resmi defter tutulmasına ilişkin ... 13. Sulh Hukuk Mahkemesi 2012/47 tereke sayılı dosyasında dava açtıklarını ve haklarında bu dava devam ederken icra takibi yapılamayacağından, haklarında yapılan takibin iptalini talep etmişlerdir. İİK'nun 53/1. maddesinde "Terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Kanunu Medenide muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır." hükmü bulunmaktadır. Yine TMK'nin 625. maddesinde "Resmî defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamaz. Bu süre içinde zamanaşımı işlemez. Acele hâller dışında, davalara devam edilemeyeceği gibi, yeni dava da açılamaz." şeklinde düzenleme mevcuttur. Tereke defterinin tutularak tespiti sonucunda mirasçılar mirasın reddi veya kabulü konusunda karar verebileceklerinden TMK'nin 625. maddesi gereğince resmi defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamayacağı düzenlenmiştir. Bu husus mirasçı borçlular tarafından İİK'nin 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabilir.”şeklinde karar vermiştir.


T.M.K  Madde 626 uyarınca “Defteri inceleme süresi bittikten sonra her mirasçı, mahkemece bir ay içinde beyanda bulunmaya çağrılır.Koşullar gerektirdiği takdirde sulh mahkemesi, tereke mallarına yeni değer biçilmesi, uyuşmazlıkların çözümü ve benzeri durumlar için ek süre verebilir.” Mahkeme çağrıyı tebligatla yapacak olup tebliğ tarihinden itibaren 1 aylık süre başlayacaktır.


Emsal kararda Yargıtay  T.C. Yargıtay 2.HUKUK DAİRESİ Esas:2007-20591 Karar:2009-5549 Karar Tarihi:25.03.2009 “Davacılar, açtıkları davada terekenin kabul veya reddi konusunda beyanda bulunmak amacıyla resmi defterin tutulmasını istemişler, mahkemece terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilmiş, ancak mirasçılar bir ay içinde beyanda bulunmaya çağrılmamışlardır. Bunun üzerine davacılar temyize konu bu davayı açarak, mirası reddettiklerine ilişkin karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece yapılacak iş, mirasçıları mirası tutulan defter gereğince kabul veya red için beyana davet etmek ve bu beyanların sonucuna göre işlem yapmaktan ibarettir. Açıklanan yol izlenmeden, nitelendirmede hata ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” şeklinde karar vermiştir.


TMK Madde 627 uyarınca “Mirasçılardan her biri, tanınan süre içinde mirası reddettiğini veya resmi tasfiye istediğini ya da deftere göre veya kayıtsız şartsız kabul ettiğini beyan edebilir.Süresi içinde herhangi bir beyanda bulunmayan mirasçı, mirası tutulan deftere göre kabul etmiş sayılır.”


BEYANIN SONUÇLARI:


Mirasçılardan her biri, tanınan süre içinde mirası reddettiğini veya resmi tasfiye istediğini ya da deftere göre veya kayıtsız şartsız kabul ettiğini beyan edebilir. Süresi içinde herhangi bir beyanda bulunmayan mirasçı  mirası tutulan deftere göre kabul etmiş sayılır. Diyelim ki, defteri inceleme işleminin bitiminde beyana çağrılan mirasçının m.627/1'e göre dört şıklı seçim hakkına sahiptir. Seçme .hakkı mirasçılarca aynı veya değişik beyan içeriğiyle kullanılabilir, Tüm mirasçılar birlikte uyuştukları bir seçim hakkını bildirmişlerse hakim, uyuşulan hakkın gereği şeklinde işlemleri yapar. Seçme hakkının değişik kullanılması halinde ise sonuçları da değişik olacaktır. Konu öğretide şöyle ifade edilmiştir:


a) Mirası kayıtsız şartsız kabul eden mirasçı, terekenin borçlarından, şahsi mal varlığı ile de sorumludur. Onun için çağrı üzerine mirasçılardan bir veya bir kaçı mirası kayıtsız şartsız kabul ettikleri takdirde, öteki mirasçıların resmi tasfiye isteminde bulunmaları hukuki sonuç doğurmaz, resmi tasfiye istemi reddedilir. Evvelce başlamış olan tasfiye ise durur...


b)Mirasçılardan bir kısmının mirası ret etmiş olmaları, öbürlerinin durumunu etkilemez. Onlar mirasçı değilmiş gibi öteki işlemler yapılır.


c)...Mirasçılardan bir kısmı veya birkaçı mirası, defter gereğince kabul ederlerse resmi tasfiye istenemez. Bu durumda tasfiye isteğinde bulunan mirasçıya yeni bir süre tanınarak, resmi tasfiye dışındaki üç haktan a) Kayıtsız şartsız kabul, b) Deftere göre kabul, c) Mirası ret haklarından birini kullanması istenmeli, kullanacağı yeni hakkın niteliğine göre işlem yapılmalıdır. Eğer cevap vermezse yani sükut ederse, tutulan defter gereğince mirası kabul etmiş (MK 567/son cümle) sayılmalıdır.


d) Bir kısım mirasçılar kayıtsız şartsız ötekiler ise tutulan deftere göre kabul ederlerse, mirası mutlak kabul edenler. terekenin deftere geçmeyen borçlarından da ve şahsi mal varlıkları ile sorumlu oldukları halde, defter gereğince kabul edenler sadece, defterde yazılı bulunan tereke borçları ile yükümlü olurlar. Mirasçılar, defter gereğince terekeyi kabul ederken alacaklılar tasfiye isteğinde bulunurlarsa, kabulün önemi kalmaz. Tereke tasfiye edilir, Buna engel olunması için borcun ödenmesi veya yeterli teminat verilmesi gerekir. Bu kural MK 572 (TMK 632) maddesinin istisnaşidır• (Şener, Şerh, sf. 734) (Hukuk Davaları Seçkin Yayınları 2.Cilt sy 426-427 Av.Erhan Günay editörler Av Efrail Aydemir Av. Öğr.Gör.Ahmet Cemal Ruhi Av. Sema Güleç Uçakhan Av.Çiğdem Bahadır Av Mutlu Dinç)


GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME: Mirasbırakanın son ikametgahı Sulh Hukuk Mahkemesidir. Bu işlem çekişmesiz yargı işlerindendir.


RESMİ DEFTERE GÖRE KABULÜN SONUÇLARI:


Deftere yazılanlardan sorumluluk:T.M.K. Madde 628 uyarınca Resmi deftere göre kabul edilen miras, mirasçıya sadece deftere yazılmış borçlarla geçer. Bu suretle mirasın geçmesi, mirasın açıldığı tarihten başlayarak hüküm ifade eder. Mirasçı, mirasbırakanın deftere yazılmış olan borçlarından hem tereke malları, hem kendi malvarlığı ile sorumludur.


Deftere yazılmayanlardan sorumluluk: T.M.K 629. maddesi  uyarınca ;


Alacaklarını süresi içinde yazdırmayan alacaklılara karşı mirasçı, kendi kişisel mallarıyla sorumlu olmadığı gibi; terekeden kendisine geçen mallarla da sorumlu tutulamaz. Ancak, alacaklının kusuru olmadan deftere yazdıramadığı veya bildirdiği halde deftere yazılmamış alacakları için mirasçı, zenginleşmesi ölçüsünde sorumlu kalır. Alacakları, tereke mallarıyla güvence altına alınmış olan alacaklılar deftere geçirilmemiş olsa bile bu haklarını güvenceden alabilirler.


Kefalet borçlarından sorumluluk :T.M.K.  Madde 630  uyarınca Mirasbırakanın kefaletten doğan borçları defterde ayrı bir yere yazılır ve mirasçılar, mirası kayıtsız ve şartsız kabul etmiş olsalar bile, bu borçlardan terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi halinde kefalet sebebiyle alacaklı olanlara ne düşecek idiyse ancak o miktarla sorumlu olurlar.