Mirasta Denkleştirme Davası Mirasta denkleştirme davası TMK m 669  ile m. 675 maddeleri arasında düzenlenmiştir.Madde 669 - Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben…

Mirasta Denkleştirme Davası Mirasta denkleştirme davası TMK m 669  ile m. 675 maddeleri arasında düzenlenmiştir.Madde 669 - Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben…

Mirasta Denkleştirme Davası Mirasta denkleştirme davası TMK m 669  ile m. 675 maddeleri arasında düzenlenmiştir.Madde 669 - Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben…

Mirasta Denkleştirme Davası Mirasta denkleştirme davası TMK m 669  ile m. 675 maddeleri arasında düzenlenmiştir.Madde 669 - Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben… Mirasta Denkleştirme Davası Mirasta denkleştirme davası TMK m 669  ile m. 675 maddeleri arasında düzenlenmiştir.Madde 669 - Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben…
Koçak Hukuk

Mirasta Denkleştirme Davası

26.10.2023
Koçak Hukuk | Mirasta Denkleştirme Davası

Mirasta denkleştirme davası TMK m 669  ile m. 675 maddeleri arasında düzenlenmiştir.


Madde 669 - Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tabidir.


Miras bırakanın sağlığında mirasçılardan birisine çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir mal varlığını devretmek veya borçtan kurtarmak gibi karşılık almadan bir kazandırma da bulunmuşsa örneğin oğlunun borcunu ödemişse bu taktirde yasal mirasçılar mirasta denkleştirme davası açabilirler.


T.C YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2022/2760 Karar: 2022/5302   30.06.2022 tarihli kararı ile denkleştirmenin koşullarını ana hatlarıyla formüle etmiştir.


Denkleştirmeye karar verilebilmesi için bazı şartların bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlar;

  • a) Karşılıksız ( ivazsız ) bir kazandırmanın varlığı,
  • b) Sağlararası bir kazandırma olması,
  • c) Mirasbırakanın malvarlığından bir kazandırma yapılması,
  • d) Kazandırmanın yasal mirasçıya yapılması,
  • e) Kazandırmanın mirasçının miras payına mahsuben yapılmış olmasıdır.


Örneğin mirasbırakan yasal mirasçılarından herhangi birisine miras payına mahsuben bir ev almışsa diğer yasal mirasçılardan herhangi birisi söz konusu evin değerinin yahut kendisinin terekeye iadesi için dava açabilir.


Buradaki önemli ayrıntı eğer kazandırmadan faydalanan yasal mirasçı altsoy değilse kazandırmanın miras payına mahsuben yapıldığını ispatla yükümlü olan dava açan diğer mirasçılar yani denkleştirmeyi talep eden mirasçılardır. Ancak kazandırmadan faydalanan mirasbırakanın altsoyu ise bu taktirde denkleştirme davasını açan davacı değil kazandırmadan yararlanan davalı bu kazandırmanın miras payına mahsuben yapılmadığını ispatlamak mecburiyetindedir. Örneğin miras bırakanın annesine sağlığında göndermiş olduğu paraların miras payına mahsuben olmadığını anne ispatlamak zorunda değildir bu tarafların miras payına mahsuben ödendiğini ispatlamak zorunda olan diğer yasal mirasçılardır. Ancak sağlığında oğluna mirasbırakan para göndermiş ise bu takdirde (M.K.669/2  karine olarak  bu gönderilen paraların miras payına mahsuben yapıldığını kabul ettiğinden) bu paraların miras payına mahsuben gönderilmediğini ispat yükü oğuldadır. Bu durumu aşağıdaki Yargıtay kararı çok net bir şekilde izah etmektedir.


“Mirasta iade, ölenin muhtemel arzularının olabildiğince yerine getirilmesi ilkesine dayalı bir müessesedir. İşte bu yüzden (geri verme) borcu bakımından füruu (altsoy) ile öteki mirasçılar arasında bir ayırım yapılmıştır. Şöyleki: Mirasta bırakanın bütün füruuna (altsoyuna) aynı ölçüde yakın bağlarla bağlı bulunacağı, bunlar arasında fark gözetmiyeceği esasından hareket olunmuş, teberrudan yararlanan fürua iade borcu ile yükümlü tutulmuş, böylece miras bırakanın birşey almayan altsoyu korunmuş ve eşitlik sağlanmıştır. Bu hükmün haklı ve adalete uygun olduğu söz götürmez (Prof. Necip Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, 1976, Sh. 438, 444). Bununla beraber, miras bırakan bu kuralı bozmak istiyorsa iradesini o yolda açıklıyabilir. (MK. 603/2).


Bir kimseden, kardeşiyle babasını veya annesiyle karısını ya da eşi ile çocuğunu aynı ölçüde sevmesi beklenemez. Aksine düşünmek insan yaradılışına ters düşer. Onun için kanun koyucu bunlar hakkında mirasta iade borcu bakımından eşitlik esasından ayrılmış, füru dışındaki mirasçıları birbirine karşı iade borcundan kurtarmıştır. (MK. 603/1).


Şu halde MK.nun 603. maddesinin 2. fıkrası sadece fer'iler arasındaki ilişki ve davalarda söz konusu olup,.603. maddenin 1. fıkrası ise aralarında füru bulunmayan mirasçıları kapsamına almaktadır. Zaten aksi düşünülemez. Esasen füru, eş dışındaki herhangi bir mirasçı ile birlikte mirasçı olamaz. O halde kanun koyucu, MK.nun 603. maddenin 1. bendine füruu dahi almak istese idi "kanuni mirasçılar" dan söz etmeye gerek yoktur. Eş ile füruun birbirine karşı iade borcu ile yükümlü olacaklarına işaret etmek yeterdi. Oysa madde de karşılıklı olarak iade ile yükümle mirasçılar diye genel bir ifade kullanılmıştır. Bunun amacı, füru dışında kalan mirasçıların birbirine karşı iade borcundan kurtulmalarını sağlamaktır. Maddenin metni açık olup, bilim alanında da kapsamı bakımından söz birliği vardır(Prof. Ahmet Samim Gönensay - Prof. Zahit İmre, Türk Miras Hukuku, 1968, Sh. 736 - 738, Dr. Fikret Eren, Mirasta İade, Adalet Dergisi 1963, Sh. 346 - 349, Prof. Nuşin Ayiter. Miras Hukuku, 1971, Sh. 235. Prof. Kocayusufpaşaoğlu, Age, Sh. 451 - 454).


MK. nun 603. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında iade borçları bakımından konulan iki aykırı kuralın tabii sonucu olarak kanun yapıcı, eşle füruu birbirine karşı alacaklı ve borçlu yapmak istememiştir. Amaç, birbirine böylesine yakın bağlarla bağlı kişileri bir teberru yüzünden karşı karşıya getirmemek, kırgınlıklara yol açmamaktır. Şayet saklı payı zedeleme sözkonusu olursa zaten tenkis davası açmak hakkı saklıdır (MK. 502). Doktrinde hakim olan görüş de bu doğrultudadır. Yani, füru ile eş birbirine karşı iade alacaklısı olmadığı gibi, iade borçlusu da değildir,”  T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 1980/ 1214 Karar: 1980 / 2923 Karar Tarihi: 03.04.1980


Mirasta denkleştirme davasında alt soy, eşe yapılan kazandırmalar için denkleştirme davası açamaz. Yine sağ kalan eş, alt soya karşı denkleştirme davası açamaz.


Mahkemece denkleştirmeye karar verilmesi halinde M.K. 671 uyarınca lehine kazandırma yapılan mirasçı davalıya seçimlik hak tanınmıştır. M.K. 671 uyarınca “Geri vermekle yükümlü olan mirasçı, dilerse aldığını aynen geri verir; dilerse payından fazla olsa bile değerini miras payına mahsup ettirir.”


Burada yasa koyucu olağan usul kurallarının dışına çıkarak hiç alışık olmadığımız bir biçimde  seçimlik hakkın kullanımını  davalıya bırakmıştır. Bu mirasta denkleştirme davasına özgü çok olağandışı bir durumdur. Dava açıldıktan sonra , mahkeme davalıya seçimlik haklarının hangisini kullanacağını sormalı ve işlemleri buna göre yürütmelidir . Burada seçimlik hak davalıya aittir: dilerse malı terekeye aynen iade eder ;dilerse malın değerini miras payına mahsup eder.


T.C YARGITAY 14.Hukuk Dairesi Esas: 2019/31094 Karar:2021/3030 Karar Tarih : 08.06.2021 :


“Mirasta iade ile sorumlu mirasçının, Türk Medeni Kanununun 671. maddesi gereğince, iki seçimlik hakkı bulunmaktadır. Buna göre, mirasçı ya almış olduğu kazandırmayı miras ortaklığına aynen iade eder ve diğer mirasçılarla birlikte taksime katılır yada almış olduğu kazandırmayı muhafaza eder ve bunun kıymeti onun miras hissesinden indirilmek suretiyle mirasta denkleştirme yapılır. (İmre-Erman, s.531)Buradaki seçim hakkı iade ile sorumlu mirasçıya aittir.( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 23.09.1987 tarih, 1987/2-10 E-665 K)


Peki malın değeri saklı payı ihlal edecek düzeyde ise bu takdirde ne olacaktır.  M.K.671 maddesi uyarınca Mirasbırakanın bu kurala aykırı tasarrufları ve mirasçıların tenkise ilişkin hakları saklıdır. İşte o zaman mirasçı dilerse malı kendisinde tutar. Saklı payı ihlal ettiği kısım kadar terekeye para ödemesi yapar; Dilerse malı terekeye iade ederek, tenkis işlemlerinden kurtulur. Davalı mahkemenin kendisine verdiği kesin sürede seçimlik hakkını kullanmaz ise bu takdirde seçimlik hakkı kullanma yetki ve görevi davacıya geçer. Davacının  kullandığı seçimlik hakka göre  denkleştirme  yapılır.


M.K.672 uyarınca “ Yapılan kazandırma miras payını aştığı takdirde mirasçı, mirasbırakanın bunu kendisine bırakmak istediğini ispat ederse, bu fazlalık denkleştirmeye tabi olmaz. Diğer mirasçıların tenkise ilişkin hakları saklıdır.” T.C YARGITAY 8.Hukuk Dairesi Esas: 2013/ 19539 Karar: 2014 / 1669 Karar Tarihi: 04.02.2014:


“Mahkemece yapılması gereken iş; davalının miras payına karşılık olarak muris tarafından kendisine yapılan kazandırmayı geri vermekle yükümlü olan davalının aynen geri vermeyi tercih etmesi durumunda, davalıya yapılan kazandırmayı terekeye iadesi ile yetinmek, davalının tercih hakkını para iadesi yönünden kullanması durumunda, bu halde denkleştirmenin, kazandırmanın denkleştirme anındaki değerine göre (TMK. md. 673/1) yapılması gerektiği de gözetilerek, murisin, taşınmazın iki katlı hali ile alımı için murisin ödediği bedelin (verdiği paranın), daha sonra üzerine inşa edilen üç katın imalat bedelini ayrı ayrı belirlemek, bu bedellerin (verdiği paranın) denkleştirme anındaki ulaştıkları değerinin paranın satın alma gücündeki değişimlere göre usulünce belirli kriterleri dikkate alarak hesaplamak, gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan taraf, yargıç ve Yargıtay denetimine elverişli rapor almak, bu yolla belirlenen değerin iadesine hükmedilmesi gereken ve davalının miras payına düşecek miktardan indirilmesi gereken değer olduğunu düşünmek olmalıdır.”


Karmaşık görünen bu düzenlemeyi basit bir örnekle anlatmak gerekirse: Mirasbırakanın terekesi 100  tl olsun 2 çocuğu mirasçı olarak kalsın. Bu takdirde çocuklardan her birinin miras payı 50 tl dir. Çocuklardan her birinin saklı payı da 25 TL’dir. Diyelim ki mirasbırakan 70 TL’lik bir malı davalıya bıraktı. Davalı da bu malı iade etmek istemediğini söyledi. Olağan kural davalının miras payına 50 TL’yi mahsup ederken 20 TL’yi ödemesidir. Ancak davalı bu malı mirasbırakanın kendisine bırakmak istediğini ispat ederse bu takdirde hiçbir şey ödemez ve malı elinde tutabilir. Çünkü diğer mirasçının saklı payı 25 TL’dir. İspat edemez ise davalı 20 tl öder çünkü miras payı 50 TL’dir.


Kazandırma yapılan mirasçı mirasın açılmasından önce veya sonra mirasçılık sıfatını kaybederse ne olur? Buna ilişkin olarak M.K.670”Mirasın açılmasından önce veya sonra mirasçılık sıfatını kaybeden mirasçıya ait geri verme yükümlülüğü, onun yerini alan mirasçılara, miras paylarında meydana gelen artış oranında geçer.”  hükmünü getirmiştir.


Denkleştirme yapılırken hangi değerin esas alınacağı M.K. 673 mad ile açık hale getirilmiştir. “Denkleştirme, kazandırmanın denkleştirme anındaki değerine göre yapılır. Yarar ve zarar ile gelir ve giderler hakkında mirasçılar arasında sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.” Türk Medeni Kanunun 674. Maddesi uyarınca “ Çocukların eğitim ve öğrenimi için yapılan giderler sebebiyle geri verme yükümlülüğü, mirasbırakanın aksini arzu ettiği ispat edilmedikçe, ancak alışılmış ölçüleri aşan kısım için mevcuttur.


Eğitim ve öğrenimini tamamlamamış olan veya engelliliği bulunan çocuklara, paylaşmada hakkaniyete uygun bir ödeme yapılır.”  Elbette mirasbırakanın yaptığı her türlü kazandırma denkleştirmeye tabi değildir. Türk Medeni Kanunun 675 maddesi uyarınca : “Olağan hediyeler ile evlenme sırasında yapılan geleneğe uygun giderler denkleştirmeye tabi değildir.


Altsoy hısımlarının evlenmelerinde, alışılmış ölçüler içinde yapılan çeyiz giderleri hakkında denkleştirmeye tabi tutmama arzusunun bulunduğu asıldır.”


Kazandırma sağlararası tasarruf olduğu için ölüme bağlı tasarruflar denkleştirmenin konusu değildir. T.C YARGITAY 14.Hukuk Dairesi Esas: 2017/2714  2018/2552Karar: Karar Tarihi: 02.04.2018 kararı ile bu kararda atıf yapılan T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 1979/993 Karar: 1979/2563 Karar Tarihi: 29.03.1979 karar sayılı içtihatı ile belirtildiği üzere dönme koşuluyla yapılan bağış, niteliği yönünden mirasbırakanın sağlığında miras paylarına karşılık mirasçılarına yaptığı mirasta geri verme kapsamına giren kazandırıcı işlem sayılmaz. Mirasbırakanın ölümü anından gerçek anlamda kazandırıcı işleme dönüşmüştür. Oysa mirasbırakanın sağlığında, miras paylarına karşılık mirasçılarına karşılık yaptığı teberrular iadeye tabidir. Bu sebepler rücu şartı ile yapılan bağış, niteliği bakımından TMK m.669’uncu maddesi kapsamına giren kazandırıcı işlem sayılmaz. Karar ile rücu şartlı bağışlamayı yani ölümden sonra önce ölüm halinde tarafıma dönsün gibi bir bağışlamayı dahi sağlararası muamele saymamış ve bu sebeple iadeye tabi olmadığına karar vermiştir.


Mirasbırakan öldükten sonra ortaya çıkan olaylar sebebi ile mirasta denkleştirme talep edilemez. Örneğin, mirasbırakan öldükten sonra diğer mirasçılardan birisi kiraları almaya devam etmişse veya herhangi bir bilgisi olmadığı halde evde bulunan bazı eşyaları alıp gitmişse bu takdirde mirasta denkleştirme söz konusu olamayacaktır.


Mirasta denkleştirme davaları yani mirasta iade davası taksim yapılasıya kadar zamanaşımına tabi olmaksızın açılabilir. Eğer taksim yapılmış ise taksim yapıldığı tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlar. Bu 10 yıllık zamanaşımı süresinde dava açma hakkı mirasçıya aittir. Benim anladığım kadarıyla mirasta iade ve denkleştirme davasında aynen iade söz konusu olduğuna göre nakit para almış bir kişi aynen iade etmek istediği takdirde nakit parayı aynen iade edecektir. Ancak gayrimenkul alınmışsa bu sefer gayrimenkulün değerini verecektir. Araç alınmışsa aracın değerini verecektir. Burada bir sanki haksızlık ortaya çıkıyor Yargıtay  mirasta denkleştirme yaparken denkleştirici adalet ilkesinden de yararlanmaktadır. Miras payının hesabı ölüm tarihine göre denkleştirmenin hesabı denkleştirme tarihine göre yapılr. T.C YARGITA2.Hukuk Daires Esas: 2009/ 14753 Karar: 2009 / 21912 Karar Tarihi: 17.12.2009:


“Mirasbırakan tarafından, yasal mirasçılara yapılan sağlararası karşılıksız kazandırmalar denkleştirmeye tabidir (TMK m. 669). Mirasbırakanın sağlığında üçüncü kişiye icara verdiği 388 parsel numaralı taşınmazın icar bedelinin, mirasbırakanın ölümünden sonra 08.10.2004 ve 21.10.2004 tarihinde davalı tarafından alınmış olması, davalıya yapılan sağlararası karşılıksız kazandırma niteliğinde değildir. Davalının mirasbırakanın ölümünden sonra almış olduğu icar bedelinin denkleştirmeye tabi tutulması usul ve yasaya aykırıdır.


Mirasta denkleştirme iddiası gerçekleştiği takdirde; denkleştirmeye tabi kazandırmaların ölüm günündeki değerinin tespiti ve davacının miras payının buna göre hesaplanması gerekir. Davacıların denkleştirme iddiası gerçekleşmiştir. O halde ilk iş olarak, mirasbırakan tarafından davalıya hibe edilen (96), (718) ve (373) parsel sayılı taşınmazların ölüm günündeki değerlerinin ve mirasbırakanın sağlığında üçüncü kişiye satıp bedellerini davalıya verdiği taşınmazların satış bedellerinin ölüm gününde ulaştığı değerlerin tespit edilmesi, tespit edilen bu değerlerin teberru dışında kalan (ortaklığı giderilen taşınmazlar da dahil olmak üzere) terekeye eklenerek, net tereke tutarının belirlenmesi, buna göre davalının yasal miras payının hesaplanması, ondan sonra davalıya yapılan kazandırmaların ölüm günündeki değerine bakılması, eğer bu değer, davalının miras payından az ise mahsuba gidilmesi, çok ise, mirasbırakanın bu fazlalığın ona kalmasını istediğini davalı ispat ettiği takdirde, bu fazlalığın denkleştirmeye tabi tutulmaması (TMK m. 672), mirasbırakanın çıkan fazlalığının davalıya bırakılmasını istediği davalı tarafından ispat edilemezse, davalıya yapılan kazandırmaların değerinden davalının miras payını aşan bölümünün davacılara miras payları oranında dönmesi gerekir.”


Mirasta denkleştirme davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme mirasbırakanın son ikametgahın olduğu yer mahkemesidir.


Mirasta denkleştirmede sık sık muris muvazaası ile karıştırılması söz konusudur. Oysa ikisi tamamen birbirinden farklı davalardır.

1-Birinci fark mirasta denkleştirme ancak sağlar arası yapılan muameleler  için geçerliyken, muris muvazaasına hem sağlararası hem de ölüme bağlı tasarruflar hakkında açılabilir.

2-İkinci fark mirasta denkleştirme hem menkul hem de gayrimenkul mallar için açılabildiği halde, muris muvazaası ancak tapulu taşınmazlar için söz konusu olabilir.

3-Üçüncü fark mirasta denkleştirme konusunda mirasta paylaşmaya kadar herhangi bir zamanaşımı işlemezken, mirasın paylaşılmasından sonra 10 yıl geçtikten itibaren mirasta iade davası açılamaz. Ancak muris muvazaası için herhangi bir süre yoktur.

4-Dördüncü fark Tasarruf  eğer bağışlama  olarak yapılmış ise muris muvazaası davası açılamaz. Muris muvazaasının olabilmesi için gerçekte bir bağış olmasına rağmen görünürde bir satış işlemi olması gerekir.  Oysa mirasta iade davasında    gerçekten bir bağışlama söz konusu olup bu bağışlamanın terekeye iadesi talep edilmektedir.

5-Beşinci fark muriste iade davası ancak mirasçılar bakımından söz konusu olabilir. Yani tasarrufun mirasçıya yapılması gerekmektedir. Muris muvazaası davası ise üçüncü şahıslara yapılan tasarrufların da iptalini isteme hakkını vermektedir.