Mirasın Paylaştırılması İstemine İlişkin Dava Mirasın paylaştırılması istemine ilişkin dava esas itibari ile Türk medeni kanunun 642. Maddesinde belirlenmiş olup en yaygın uygulaması ortaklığın giderilmesi bir diğer deyişle izale-i şuyu davasıdır.
Mirasın Paylaştırılması İstemine İlişkin Dava Mirasın paylaştırılması istemine ilişkin dava esas itibari ile Türk medeni kanunun 642. Maddesinde belirlenmiş olup en yaygın uygulaması ortaklığın giderilmesi bir diğer deyişle izale-i şuyu davasıdır.
Mirasın Paylaştırılması İstemine İlişkin Dava Mirasın paylaştırılması istemine ilişkin dava esas itibari ile Türk medeni kanunun 642. Maddesinde belirlenmiş olup en yaygın uygulaması ortaklığın giderilmesi bir diğer deyişle izale-i şuyu davasıdır.
Mirasın Paylaştırılması İstemine İlişkin Dava Mirasın paylaştırılması istemine ilişkin dava esas itibari ile Türk medeni kanunun 642. Maddesinde belirlenmiş olup en yaygın uygulaması ortaklığın giderilmesi bir diğer deyişle izale-i şuyu davasıdır. Mirasın Paylaştırılması İstemine İlişkin Dava Mirasın paylaştırılması istemine ilişkin dava esas itibari ile Türk medeni kanunun 642. Maddesinde belirlenmiş olup en yaygın uygulaması ortaklığın giderilmesi bir diğer deyişle izale-i şuyu davasıdır.-
BLOG
BLOG
- TÜM BLOG YAZILARI
Mirasın Paylaştırılması İstemine İlişkin Dava
18.09.2024Mirasın paylaştırılması istemine ilişkin dava esas itibari ile Türk medeni kanunun 642. Maddesinde belirlenmiş olup en yaygın uygulaması ortaklığın giderilmesi bir diğer deyişle izale-i şuyu davasıdır.
T.M.K. 642 uyarınca “Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır. Paylaşmanın derhal yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hakimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.
Birinci fıkrada, sözleşme veya kanun gereğince "ortaklığı sürdürmekle yükümlü" olmadıkça mirasçılardan her birinin her zaman mirasın paylaşılmasını isteme hakkı düzenlenmiştir.
Ortaklığı sürdürmek konusunda mirasçılar kendi aralarında bir anlaşma yapmış olabilirler. Bu anlaşma en çok 10 yıl süreli olabilir. Taraflar arasında böyle bir anlaşmanın varlığı halinde ortaklığın giderilmesi yoluna başvurulamayacaktır.
İkinci fıkrada mirasçılardan her birine, tereke mallarının tamamının ya da bir kısmının paylaşılmasını isteme yetkisi tanınmıştır. Mirasçılardan yalnızca bir tanesinin dahi mirasın paylaştırılmasını talep etmesi halinde paylaştırmaya karar verilecektir. Paylaştırma talebi için bir çoğunluk gerekmemektedir. Yine mirasçılardan her biri tek bir malın veya bir kısım malların ya da terekenin tamamının paylaştırılmasını isteme yetkisi bulunmaktadır. Böylece paylaşmanın kısmen dahi yapılabilmesi mümkün olmaktadır.
Mirasçılardan her biri dilerse önce aynen taksimi bu mümkün olmadığı takdirde ortaklığın satış suretiyle giderilmesini isteme hakkına sahiptir. Mirasçılardan bir kısmı (farz edelim ki davacılar) mirasın satış yoluyla paylaştırılmasını istemiş ama diğer mirasçılar aynen taksim veya ivaz ilavesi suretiyle taksimi istemiş fakat satış yapılmasını istemediklerini belirtmişler ise bu takdirde ne yapmak gerekir? Ortaklığın giderilmesi davalarında gerçek anlamda davacı ve davalı taraf bulunmadığından davacı talep etmemiş olsa bile davalı aynen taksim talep etme hakkına haizdir. Bu tür bir istem karşısında, öncelikle aynen paylaşmanın, buna olanak bulunmaması (örneğin terekedeki bir taşınmazın belli yüzölçümünden küçük olması nedeniyle parçalara ayrılamaması) durumunda ise, paylaşma satış yoluyla gerçekleştirilecektir. Uygulamada, terekede yer alan değerler (taşınmazlar) tek tek ele alınmakta ve mirasçılar arasında bu değerin, taşınmazın aynen paylaşılması mümkün olup olmadığı araştırılmaktadır. Böylelikle bu parçaların tek başına paylaşılması mümkün görülmemektedir, özellikle taşınmazla ilgili olarak getirilen emredici hükümler (arazilerde beş dönümden küçük bölünmelere imkân tanınmaması; arsalarda imar kurallarındaki özel hükümler sebebiyle) aynen paylaşılması mümkün kılmamaktadır. Bu da taşınmazdaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle hâkime, istem hâlinde terekenin (tek tek olabildiği gibi talep ve imkan olması halinde) tamamının aynen parçalara bölerek paylaştırılmasına karar verebilme imkânı getirilmiştir.
Hâkimin mirasçıların talebi ile bağlı olduğu gözden kaçırılmaması gerekir. Yani mirasçılardan herhangi birisi terekenin tamamının göz önüne alınarak aynen taksim yoluna gidilmesi talebinde bulunmaması halinde hâkim her bir gayrimenkulü ayrı ayrı değerlendirecektir. Aynen taksim suretiyle tam bir denklik sağlanamıyorsa ivaz ilavesi suretiyle paylaştırma yapılacaktır.
Bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda, terekede yer alan parçaların mirasçılar arasında yukarıdaki esaslar dairesinde aynen paylaşılması mümkün görülmüyorsa, terekenin satımına gidilebilecektir.
Derhâl yapılacak olan bir paylaşmanın, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacak olması hâlinde, mirasçılardan birinin istemi üzerine, bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verilebilir.
Mirasçılar terekenin tamamının paylaşılmasını talep etmek mecburiyetinde değillerdir. Diledikleri takdirde mirasın yalnızca bir kısmının paylaştırılmasını talep edebilirler. Örneğin tek bir gayrimenkulün paylaşımını şu an talep edip diğer gayrimenkuller bakımından paylaşımı erteleyebilir.
BU DAVANIN DAVACISI: Yasal ve atanmış mirasçılardır. Bu davada gerçek anlamda davacı ve davalı olmadığından davada davalı gösteren kişiler daha sonradan davacının yanında davaya katılarak davacı sıfatı alabilirler. Davalılar davacının avukatına vekalet verebilirler. “Buna karşılık, vasiyet alacaklıları, vasiyeti yerine getirme görevlisi, tereke yöneticisi ve miras ortaklığı temsilcisi bu davayı açamaz. Keza mirası ret, mirasçılıktan çıkarılma, mirastan yoksunluk ve mirastan feragat gibi sebeplerle mirasçılık sıfatı kalmayanlar da bu davayı açamazlar. Miras payının devrinde ise ikili bir ayrım yapmak gerekir. Miras payı üçüncü bir kişiye devredilirse, miras payını devredenin mirasçılık sıfatı ortadan kalkmayacağından paylaşma davası yine onun tarafından açılabilir. Ancak miras payı, diğer bir mirasçıya devredilirse, miras payını devredenin mirasçılık sıfatı kalmayacağından artık devreden mirasçının paylaşma davası açması mümkün değildir. (Yılmaz (2024), Miras Hukuku Davaları, Ankara-Yetkin Yayınları: s 351)
Davayı açan mirasçılar davadan feragat etse yani davayı artık devam ettirmeyeceğini söylese fakat diğer mirasçılardan herhangi birisi bu davaya devam ettireceğini söylerse bu takdirde dava devam eder ve diğer davaların aksine davadan feragat ile bu dava sona ermez. Sadece bütün mirasçıların ittifakla davadan feragat etmeleri halinde davaya devam edilmeyecektir.
BU DAVANIN DAVALISI: Yasal ve atanmış mirasçılardır.
YETKİLİ MAHKEME:
Taşınırlar ve taşınmazlar bakımından ayrım yapmak gerekecektir.
Taşınırlar bakımından davada yetkili mahkeme murisin son ikametgahı mahkemesidir.
Taşınmazlar bakımından ise görevli ve yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olacaktır. Bu mahkeme taşınmazlar bakımından kesin yetkili mahkemedir.
Terekede birden fazla gayrimenkul bulunuyor ise bu taşınmazların herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
GÖREVLİ MAHKEME: Sulh Hukuk Mahkemesidir.
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVALARINDA VEKALET ÜCRETİ VE MAHKEME MASRAFLARI:
Ortaklığın giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tarafların payları oranında katlanacağı kabul edilmiştir.
Davaya katılan bütün avukatlara maktu vekalet ücreti tayin olunur.
Bu davacılar öncelikle masrafları yapar satıştan sonra paylaştırma esnasında bu yapılan masraflar payları oranında iade olunur. Davalılar ise eğer dava ve satış masrafı yapmamışlar ise yapılan masraflardan payları oranında ihaleden alacağı paradan kesinti yapılır.
Bu davaya özgü olarak, ihale herkese açık yapılmak zorunda olmayıp, mirasçılardan/paydaşlardan tamamının ihalenin paydaşlar arasında yani mirasçılar arasında yapılmasını talep etmesi halinde bu takdirde ihale yalnızca onların arasında yapılır bu talep dava sonuçlanıncaya kadar yapılmak zorundadır. Mahkeme kararında satışın nasıl yapılacağı ve paylaştırma gösterileceğinden ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanasıya kadar tüm paydaşların bu talebi yapması gerekir.
Gayrimenkul paylı mülkiyete tabi olup mirasçılar bu paylardan yalnızca biri yahut bir kısmı üzerinde el birliği halinde malik iseler bu takdirde yalnızca kendi paylarının satışa çıkarılmasını talep edemezler gayrimenkulün tamamının satışını talep etmek mecburiyetindedirler.
KATEGORİLER
SON YAZILAR
- Tereke Borcunu Ödeyen Mirasçının Diğer Mirasçılara Karşı Açacağı Rücu Davası
- Mirasın Paylaşılmasından Sonra Tereke Borcundan dolayı Mirasçının Sorumluluğuna İlişkin Dava
- Tereke Borcundan Dolayı Mirasçıların Müteselsil Sorumluluğuna İlişkin Dava
- Miras Paylaşım (Taksim) Sözleşmesinin İptali Davası
- Borçlu Olan Mirasçıya Kayyım Atanması
- Sağ Kalan Eşin Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Aile Konutu Üzerindeki Hakları
- Terekeye Temsilci Atanması
-
TELEFON
(0532) 792 76 22E-POSTA
info@kocakhukuk.com