Haksız Tutuklama Gözaltı Yahut El Koyma Sebebiyle Tazminat | Eskişehir Boşanma Avukatı, Gürler Kocak, Eskişehir Avukat Tutuklama ,gözaltı yahut elkoyma koruma tedbiri olup bu tedbirlerin haksız yada orantısız kullanılması halinde bireyler için tazminat isteme hakkı doğacaktır.Bu…
Haksız Tutuklama Gözaltı Yahut El Koyma Sebebiyle Tazminat | Eskişehir Boşanma Avukatı, Gürler Kocak, Eskişehir Avukat Tutuklama ,gözaltı yahut elkoyma koruma tedbiri olup bu tedbirlerin haksız yada orantısız kullanılması halinde bireyler için tazminat isteme hakkı doğacaktır.Bu…
Haksız Tutuklama Gözaltı Yahut El Koyma Sebebiyle Tazminat | Eskişehir Boşanma Avukatı, Gürler Kocak, Eskişehir Avukat Tutuklama ,gözaltı yahut elkoyma koruma tedbiri olup bu tedbirlerin haksız yada orantısız kullanılması halinde bireyler için tazminat isteme hakkı doğacaktır.Bu…
Haksız Tutuklama Gözaltı Yahut El Koyma Sebebiyle Tazminat | Eskişehir Boşanma Avukatı, Gürler Kocak, Eskişehir Avukat Tutuklama ,gözaltı yahut elkoyma koruma tedbiri olup bu tedbirlerin haksız yada orantısız kullanılması halinde bireyler için tazminat isteme hakkı doğacaktır.Bu… Haksız Tutuklama Gözaltı Yahut El Koyma Sebebiyle Tazminat | Eskişehir Boşanma Avukatı, Gürler Kocak, Eskişehir Avukat Tutuklama ,gözaltı yahut elkoyma koruma tedbiri olup bu tedbirlerin haksız yada orantısız kullanılması halinde bireyler için tazminat isteme hakkı doğacaktır.Bu…-
BLOG
BLOG
- TÜM BLOG YAZILARI
Haksız Tutuklama Gözaltı Yahut El Koyma Sebebiyle Tazminat
25.02.2019Tutuklama ,gözaltı yahut elkoyma koruma tedbiri olup bu tedbirlerin haksız yada orantısız kullanılması halinde bireyler için tazminat isteme hakkı doğacaktır.Bu tazminat talebi Ceza muhakemesi kanununun 141 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanuni gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanuni hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,
Kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
TAZMİNAT DAVASININ AÇILMASI GEREKEN SÜRE
Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.
T.C YARGITAY 12.Ceza Dairesi Esas: 2017/ 10709 Karar: 2018 / 1653 Karar Tarihi: 19.02.2018
Davacının gözaltına alındığı ve tutuklandığı tarihler itibariyle davanın 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu, Ceza Genel Kurulunun 23.03.2010 tarih, 2009/256 Esas ve 2010/57 sayılı kararında, 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki 3 aylık sürenin başlangıcı için 21.04.1975 tarih, 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 tarih, 2014/141 Esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halükarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği ve tazminat davasının dayanağı olan beraat kararının 20.05.2011 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının ise 14.03.2016 tarihinde açıldığı dikkate alınarak, öncelikle beraat kararının kesinleşme şerhli örneğinin davacıya (sanığa) tebliğ edilip edilmediği veya davacının (sanığın) hükmün kesinleştiğini dosyadan belge almak ya da benzeri yollarla öğrenip öğrenmediği, dolayısıyla tazminat davasının 466 sayılı Kanunun 2. maddesinde öngörülen 3 aylık sürede açılıp açılmadığı belirlenerek, davacı (sanık) ile ilgili olarak düzenlenen gözaltı, tutuklama ve tahliyeye ilişkin tüm müzekkere ve belgelerin, iddianame ya da iddianamelerin, davacı (sanık) hakkında ceza yargılaması sürecinde verilen kararların ve Yargıtay ilamlarının davacı (sanık) ile ilgili kısımlarının Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde onaylı birer sureti de dosya içine alınarak davacı (sanık) hakkında tefrik kararı verilip verilmediği ve tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği araştırılarak, 466 sayılı Kanunda öngörülen tazminat isteme koşullarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile ve gözaltı ve tutuklama işlemlerinin yapıldığı tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK'nın 142/1. maddesinde öngörülen sürede açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi, (sinerji mevzuat.com.tr erişim 25/02/2019)
T.C YARGITAY 12.Ceza Dairesi Esas: 2017/ 8514 Karar: 2018 / 1686 Karar Tarihi: 19.02.2018
Davacı asilin, 21/07/2015 tarihli dilekçesinde tazminat istemine konu tutukluluk süresinin Osmaniye 1 Nolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda infaz edildiğini belirtilmesine karşın ilgili infaz kurumundan tutukluluk süresinin infaz görüp görmediği araştırılmadan, Niğde E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü'nün davacının kurumda tutuklu olarak kalmadığını belirten yazısına göre davacının haksız olarak hürriyetinden yoksun kalması gibi bir durumun söz konusu olmadığı gerekçesi ile CMK'nın 141 ve devamı maddelerinde düzenlenen şartların gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmiş ise de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 142/1. maddesine göre, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat taleplerinin kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği, bu kapsamda dava dosyası incelendiğinde, tazminat talebinin dayanağı olan Osmaniye 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/587 Esas, 2012/119 Karar sayılı ceza dava dosyasında beraat hükmünün temyiz edilmeksizin 27/03/2012 tarihinde kesinleştiği, buna karşın tazminat davasının bir yıllık hak düşürücü süreden sonra 04/12/2014 tarihinde açılmış olduğunun anlaşılması karşısında, öncelikle süresinde açılmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, gerekçesi itibariyle yanlış, sonucu itibariyle doğru kabul edilmekle;…ONANMASINA,
(Sinerjimevzuat.com.tr erişim 25/02/2019)
T.C YARGITAY
12.Ceza Dairesi
Esas: 2017/ 4593
Karar: 2017 / 10391
Karar Tarihi: 18.12.2017
1- Dosyanın yapılan incelenmesinde, 28/03/2002-13/07/2005 tarihleri arasında tutuklu kaldığı anlaşılan davacının tazminat talebinin, 466 sayılı Kanun hükümleri kapsamında kaldığı anlaşılmakla, Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas ve 2010/57 sayılı kararında, 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava konusu edilmesi, Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014 tarih, 2014/141 esas, 2014/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halükarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği ve dava süresi açısından Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulü ve her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar hakkında beraat hükmünün verilmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği, bu kapsamda incelemeye konu olan tazminat davasına dayanak teşkil eden Adana Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 2005/283 Esas - 2006/167 Karar sayılı dosyasında davacı hakkındaki 30/03/2006 tarihli beraat hükmünün, her ne kadar 17/03/2009 tarihinde Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 2008/23141 Esas - 2009/5180 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onandığı şeklinde kesinleşme şerhi düzenlenmiş ise de, bahse konu ilamda yer alan bilgilere göre davacı (sanık) ... hakkında bir temyiz bulunmadığı, bu suretle adı geçen yönünden hükmün daha önceden temyiz edilmeksizin kesinleştiği, ancak kesinleşmiş beraat kararının davacıya (sanığa) tebliğ edilip edilmediği yönünde herhangi bir araştırma yapılmadığı, bu kapsamda öncelikle bu konuda ilgili dosyasından araştırma yapılması ve kesinleşmiş beraat kararının davacıya (sanığa) tebliğ edilmediğinin anlaşılması durumunda incelemeye konu tazminat davasının yasal süresinde açıldığının kabulü ile toplanacak delillere göre bir değerlendirme yapılarak davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın olayda uygulanma imkanı bulunmayan 5271 sayılı CMK'nın 142/1. maddesinde belirtilen yasal süresinde açılmadığından bahisle reddine dair yazılı şekilde hüküm kurulması, (Sinerjimevzuat.com.tr erişim 25/02/2019)
TAZMİNAT DAVASININ HANGİ MAHKEMEYE AÇILACAĞI
İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.
Örnek bir içtihadı aşağıda paylaşıyorum.
TAZMİNAT DİLEKÇESİNİN KAPSAMI
Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.
Davacı aynı özel hukuk davasında olduğu gibi zararın kaynağını illiyet bağını ve miktarını net bir şekilde açıklamalıdır. Bu konudaki bir Yargıtay kararını aşağıda paylaşıyorum.
T.C YARGITAY
12.Ceza Dairesi
Esas: 2017/ 7581
Karar: 2018 / 1310
Karar Tarihi: 12.02.2018
Davacının miktar belirtmeksizin dava dilekçesi ile tazminat istediğinin görülmesi karşısında, maddi ve manevi tazminat isteminin net bir şekilde tespiti için dava dilekçesinin açıklattırılması hususunda davacıya ihtarat yapılması gerektiğinin nazara alınmaması yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekir. (sinerji mevzuat.com.tr erişim 25/02/2019)
Soruşturma veyahut kovuşturma esnasında kişi kendisini avukat ile temsil ettirmiş ise avukatlık ücretini de devletten talep edebilir.Bu durumda avukatlık ücretinin makbuzunu da dilekçesine eklemelidir. Bu hususa ilişkin bir istinaf içtihadı aşağıdadır.
TAZMİNAT DAVASINDA USULİ İŞLEMLER
Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.
Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister.
Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.
Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.
Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbi avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz.
Bu konuda Yargıtay aşağıdaki şekilde hüküm kurmuştur. T.C YARGITAY
12.Ceza Dairesi Esas: 2018/ 3967 Karar: 2018 / 8553 -Karar Tarihi: 24.09.2018
‘Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 694 sayılı KHK'nın 144. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 142/9. maddesine göre, davacı lehine tayin olunan maddi ve manevi tazminat miktarlarının toplamı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin üçüncü kısmında yer verilen oranlar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ancak ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş ancak bu aykırılığın düzeltilmesi mümkün olduğundan hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.’
(Sinerji mevzuat.com.tr erişim 25/02/2019)
Tazminata ilişkin mahkeme kararlan, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamaz. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde, karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.
TAZMİNATIN HESAPLANMASI ŞEKLİ
İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.
Tazminatın hesaplanmasında özel hukukun tazminat hesaplama biçimi uygulanacaktır. Bu durumda mağdurun sosyo-ekonomik seviyesi gözaltında yahut tutuklukta kaldığı süre haksız el konulan malvarlığının kullanılamamasından doğan zararın miktarı ispat olunabildiği kadarıyla mahkemece değerlendirilecek manevi tazminat da bu hak ve nesafet ilkelerine göre belirlenecektir.
İstinaf ve Yargıtay bu konuda örnek alınabilecek açıklayıcı kararlar vermektedir.
T.C YARGITAY 12.Ceza Dairesi Esas: 2018/ 3898 Karar: 2018 / 9299 Karar Tarihi: 08.10.2018
‘’Dairemizin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir ölçü olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminat miktarının davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklama tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayacak ve emsal uygulamaların da üzerinde olacak şekilde çok fazla tayini,
2- Tazminat davasının dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 2014/188 Esas - 2015/143 Karar sayılı dosyasına ilişkin davacı tarafından sunulan, beraat hükmünün verildiği 31/03/2015 tarihinden sonraki bir tarihte düzenlenen ve avukatlık ücreti olarak ödendiği iddia edilen 01/07/2015 tarihli 8.260 TL bedelli ödeme makbuzu üzerindeki miktarın maddi tazminat kapsamında hüküm altına alınamayacağının gözetilmemesi,
3- OYAK üyesi olan davacının nema kaybının ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ödenen tayin bedelinin maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceğinin dikkate alınmaması,
4- Dairemizin yerleşik uygulamaları kapsamında, davacının tutuklu kaldığı dönem için maddi zararları hesaplanırken cezaevi harcamaları, cezaevi ziyaretçilerinin yol harcamaları ve benzeri giderlerinin CMK'nın 141. vd. maddeleri kapsamında maddi zarar hesabına dahil edilemeyeceğinin gözetilmemesi,
5- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden ve özellikle maliye hazinesinden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
6- 5/8/2017 tarihli 694 sayılı KHK ile 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesinde yapılan değişiklik öncesindeki düzenleme dikkate alındığında, kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarının toplamı üzerinden davacı lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinin nazara alınmaması,
(sinerjimevzuat.com.tr erişim 25/02/2019 )
KATEGORİLER
SON YAZILAR
- Tereke Borcunu Ödeyen Mirasçının Diğer Mirasçılara Karşı Açacağı Rücu Davası
- Mirasın Paylaşılmasından Sonra Tereke Borcundan dolayı Mirasçının Sorumluluğuna İlişkin Dava
- Tereke Borcundan Dolayı Mirasçıların Müteselsil Sorumluluğuna İlişkin Dava
- Miras Paylaşım (Taksim) Sözleşmesinin İptali Davası
- Borçlu Olan Mirasçıya Kayyım Atanması
- Sağ Kalan Eşin Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Aile Konutu Üzerindeki Hakları
- Terekeye Temsilci Atanması
-
TELEFON
(0532) 792 76 22E-POSTA
info@kocakhukuk.com